Orta sınıf belki de sosyal
bilimler açısından en anlaşılmaz sınıftır. Sadece sömüren ve sömürülen, ezen ve
ezilen, yöneten ve yönetilen bir sınıfın olduğu bir Dünya daha anlaşılırdır.
İşin içine iki gruba da tam olarak giremeyen bir kesimin dahil olması her şeyi
çok anlaşılmaz hale getirir. Dolayısı ile Orta Sınıfı iki kesimden birine dahil
etmek, ezenlerin ya da ezilenlerin parçası olarak görmek, ya da daha iyisi
giderek eriyen yok olan bir sınıf olarak görmek kolay bir yoldur. Oysa orta
sınıf, toplumların birbirinden kesin katmanlara ayrıldığı dönem boyunc şu ya da
bu biçimde varlığını sürdürmüş bir sınıftır. Zaman zaman sarsılmış, gücü
azalmış, ama sonra geri dönmeyi, eski gücünü ve bazen daha fazlasını kazanmayı
başarmıştır.
Genel olarak bu kesim, kendi
yaşamları hakkında söz sahibi olan, ama toplumun tamamını ilgilendiren kararlar
hakkında sınırlı söz hakkı olan kesimdir. Normal zamanlarda, bu kesim toplumun
tamamını ilgilendiren kararları elitlere bırakır. Bu onları bencil ve sadece
kendi çıkarlarını düşünen bir kesim olarak görülmesini sağlar. Elitler
açısından bu görüntü onlar ile toplumun alt sınıfları arasındaki mesafeyi
korumak açısından faydalıdır. Normal zamanlarda alt sınıf, orta sınıfın alt
sınıfı umursamadığı, alt sınıftan insanlar aç kalsa, felaketler yaşasalar bile
orta sınıfın bunu umursamayacağını düşünmelidir. Dinin etkili olduğu
toplumlarda bu kesim, dinden uzak olarak da görülebilmektedir. Orta sınıfın
aksine, elit kesim ise genellikle daha dindar görünür. Bu da onlar ile alt
sınıf arasındaki iletişimi zayıflatır.
Zamanın iş adamları olan
tüccarlar ve esnaf belki de bu sınıfın ilk temsilcileridir. Daha sonra, kimi iş
adamları elitlerin arasına dahil olurken, kimi işletme sahipleri bu kesimin
içinde kalmıştır, bu arada eğitimli iş gücü de bu kesime dahil olmuştur. İş
adamlarının bencil oldukları sadece kendi karlarını düşündükleri düşüncesi
büyük oranda, onların orta sınıfın içinde olduğu yılların ürünüdür. Günümüzde
ise büyük iş adamları, toplumun geri kalanı için de çalışan bir kesim olarak
gösterilmektedir, medya, dini kurumlar ve üniversiteler aracılığı ile.
Orta sınıf genellikle yaptıkları
iş ve aldıkları pay söz konusu olduğunda daha az sömürülen, kim zaman ne
sömüren ne sömürülen bir kesimdir. Bunun neden böyle olduğunu sorabiliriz.
Neden elitler bu kesimi daha az sömürmeyi tercih etmektedir, neden onları da
kendi denetimleri altına almamaktadır. Bunun nedeni toplumda kimi mesleklerin
içinde olanların, kimi iş alanlarında çalışanların organize olmayı ve elitlere
karşı mücadele etmesinin daha kolay oluşudur. Doktorlar, ya da yargıçlar, ya da
öğretmenler, ya da mühendislerin içinde kimi gruplar, kendileri ile aynı
mesleğin içindeki küçük bir grubu örgütlediklerinde bile çok büyük bir etki
sahibi olabilmektedirler. Elitler için bu kesime en azından kendi yaşamları
üzerinde söz sahibi olacak kadar ekonomik ve toplumsal güç vermek zorunludur. Bu kesimi kendi yaşamları
hakkında söz sahibi olmaya ama toplumsal kararları verme işini elitlere
bırakmaya ikna etmek, onların örgütlenme gücünü toplumun diğer kesimlerine
yaymasını engellemeyi sağlar, ayrıca onların kendi aralarında da örgütlenip
daha fazlasını istemelerini de engeller.
Normal zamanlarda, elitler orta
sınıf üzerinde büyük baskı kurmazlar, ancak ekonomik ve toplumsal sistem krize
girdiğinde, alt sınıflara göre daha az sömürülen bu kesim hedef haline gelir.
Bu kesim sadece kendini düşünen, ve hak etmediği kadar fazla maaş alan bir
kesim olarak gösterilebilir. Bu sayede elitler, alt kesimin de desteği ile,
orta sınıfın üzerindeki baskıyı arttırabilirler. 2007 yılından itibaren
Türkiye’de yaşananın kısmen bu olduğunu söylemek mümkün. Elbette Orta Sınıfın
oynadığı rolü bu kadar kısa bir yazı ile anlamak, anlatmak zor. İlerideki
yazılarımda bu role daha fazla değineceğim.
No comments:
Post a Comment