Yazının başında sanırım
kullandığım terime açıklık getirmem gerekiyor. Burada “alt” kelimesini söz
konusu kesimdeki insanları küçümsediğim için kullanmıyorum. Aksine söz konusu
kesim çoğu zaman en ilerici ve toplumlarda en büyük değişimi yaratma potansiyeline
sahip olan kesimdir. Ancak çoğunlukla, toplumun geri kalanı tarafından bu kesim
daha altta görülür, bu günümüzde çoğu zaman açıkça söylenmese de. Ekonomik
olarak da, siyasi olarak da çoğunlukla normal zamanlarda en az gücü barındıran
kesim bu kesimdir.
Bu kesim genellikle, kendi
yaşamlarının gidişatı üzerinde bile sınırlı söz sahibidir. Feodal sistemde,
başlarındaki ağa, baron bu kesimin nasıl yaşayacağı konusunda bile söz
sahibidir. Genellikle feodal sistemde bu kesim, söz konusu feodal liderin çocukları
gibi görülür, feodal lider ise ailenin babası gibidir. Tabii burada kastedilen
ailenin, modern aileye göre çok daha otoriter olduğunu da belirtmek lazım.
Kapitalist sistemde ise söz konusu kesim aldığı maaş ile zar zor geçinen
kesimdir. Kapitalist sistemin ideolojik olarak güçlü olduğu ülkelerde, bu
kesimin aldıkları düşük maaş, kendilerinin eğitimsizliklerinin ve tembelliklerinin
sonucu olduğu düşünülür. Orta sınıfa göre çok daha uzun saatler boyunca
çalışıyor olmaları. Çocuklarının iyi bir eğitim alması paralı eğitim yüzünden
çoğu zaman imkansız olmasına rağmen, bu bakış açısı büyük ölçüde varlığını
sürdürebilmektedir. Kapitalizm ile feodalizmin hala birbiri ile iç içe geçmiş
olduğu ülkelerde ise, iş adamları bir yere kadar feodal ağaların geçmişte sahip
olduğu rolü sürdürmeye devam eder. İşçiler çocuklar, onlara iş veren iş
adamları ise otoriter bir ailenin babası gibidir.
Çoğunlukla kazandıkları para alt
kesimden insanların geçimlerini sağlamak için yeterli değildir, en iyi ihtimal
ile bu kesimin geçimini sağlamasına ancak ucu ucuna yeterli olur. Dolayısı ile
bu kesim için, dini derneklerin, vakıfların, diğer yardım kuruluşlarının ve
devletin yardımını reddetmek kolay değildir. Maaşlarının dışında devletten
yardım aldıkları zaman, bu kesmi sanki hakları olan paranın ötesinde bir para
ile geçiniyor gibi görmek mümkündür. Oysa toplumun en ciddi düzeyde sömürülen
kesimi genellikle bu bu kesimdir. Yaptıkları işler genellikle en ağır işlerdir
ve ironik olarak aldıkları maaşlar düşüktür. Normal koşullarda bu tür düşük
maaşlı ve ağır koşullara sahip işlerde çalışacak insanlar bulmak zor
olduğundan, toplumlar sürekli bu tür işlerde çalışmaya muhtaç olan bu kesimin
varlığını korumak zorundadır. O nedenle bu kesimin orta sınıfa geçişini
zorlaştırmak zorunludur.
İkinci zorunluluk bu kesim ile
orta sınıf arasındaki iletişimi sınırlı tutmaktır. Kendilerinden daha kötü
ekonomik koşullarda yaşayan bu kesimden orta sınıf korkmalıdır. Orta sınıf, elitler
olmadan bu kesimin içindeki insanların kendi yaşam biçimlerini tehdit edeceğine
inanmalıdır. Bunun ötesinde sistemin altındakiler
orta sınıfın kendi durumlarına şükretmelerini sağlar.
Sistemin altındakiler, en büyük
devrimci potansiyele sahip kesimdir. Organize olduklarında, ve birlikte hareket
ettiklerinde, sistemin sadece ekonomik yapısını değil, ideolojisini de sarsma
gücüne sahiptirler. Grevlerle, veya yaptıkları işi yavaşlatarak, ya da
örgütlenerek, ekonomiye yaptıkları katkının ne kadar önemli olduğunu herkese
gösterebilirler. Aralarında kuracakları
dayanışma ağları ile, kendi sorunlarını çözme konusunda elitlere muhtaç
olmadıklarını gösterebilirler. Çoğunlukla zaten bu kesim sistemin
ideolojisinden en az etkilenen kesimdir. O nedenle bu kesimi denetim altında
tutabilmek için, onların örgütlenmesini engellemek zorunludur.
No comments:
Post a Comment