Sunday, May 11, 2014

Sistemin Altındakiler



Yazının başında sanırım kullandığım terime açıklık getirmem gerekiyor. Burada “alt” kelimesini söz konusu kesimdeki insanları küçümsediğim için kullanmıyorum. Aksine söz konusu kesim çoğu zaman en ilerici ve toplumlarda en büyük değişimi yaratma potansiyeline sahip olan kesimdir. Ancak çoğunlukla, toplumun geri kalanı tarafından bu kesim daha altta görülür, bu günümüzde çoğu zaman açıkça söylenmese de. Ekonomik olarak da, siyasi olarak da çoğunlukla normal zamanlarda en az gücü barındıran kesim bu kesimdir.
Bu kesim genellikle, kendi yaşamlarının gidişatı üzerinde bile sınırlı söz sahibidir. Feodal sistemde, başlarındaki ağa, baron bu kesimin nasıl yaşayacağı konusunda bile söz sahibidir. Genellikle feodal sistemde bu kesim, söz konusu feodal liderin çocukları gibi görülür, feodal lider ise ailenin babası gibidir. Tabii burada kastedilen ailenin, modern aileye göre çok daha otoriter olduğunu da belirtmek lazım. Kapitalist sistemde ise söz konusu kesim aldığı maaş ile zar zor geçinen kesimdir. Kapitalist sistemin ideolojik olarak güçlü olduğu ülkelerde, bu kesimin aldıkları düşük maaş, kendilerinin eğitimsizliklerinin ve tembelliklerinin sonucu olduğu düşünülür. Orta sınıfa göre çok daha uzun saatler boyunca çalışıyor olmaları. Çocuklarının iyi bir eğitim alması paralı eğitim yüzünden çoğu zaman imkansız olmasına rağmen, bu bakış açısı büyük ölçüde varlığını sürdürebilmektedir. Kapitalizm ile feodalizmin hala birbiri ile iç içe geçmiş olduğu ülkelerde ise, iş adamları bir yere kadar feodal ağaların geçmişte sahip olduğu rolü sürdürmeye devam eder. İşçiler çocuklar, onlara iş veren iş adamları ise otoriter bir ailenin babası gibidir.
Çoğunlukla kazandıkları para alt kesimden insanların geçimlerini sağlamak için yeterli değildir, en iyi ihtimal ile bu kesimin geçimini sağlamasına ancak ucu ucuna yeterli olur. Dolayısı ile bu kesim için, dini derneklerin, vakıfların, diğer yardım kuruluşlarının ve devletin yardımını reddetmek kolay değildir. Maaşlarının dışında devletten yardım aldıkları zaman, bu kesmi sanki hakları olan paranın ötesinde bir para ile geçiniyor gibi görmek mümkündür. Oysa toplumun en ciddi düzeyde sömürülen kesimi genellikle bu bu kesimdir. Yaptıkları işler genellikle en ağır işlerdir ve ironik olarak aldıkları maaşlar düşüktür. Normal koşullarda bu tür düşük maaşlı ve ağır koşullara sahip işlerde çalışacak insanlar bulmak zor olduğundan, toplumlar sürekli bu tür işlerde çalışmaya muhtaç olan bu kesimin varlığını korumak zorundadır. O nedenle bu kesimin orta sınıfa geçişini zorlaştırmak zorunludur.
İkinci zorunluluk bu kesim ile orta sınıf arasındaki iletişimi sınırlı tutmaktır. Kendilerinden daha kötü ekonomik koşullarda yaşayan bu kesimden orta sınıf korkmalıdır. Orta sınıf, elitler olmadan bu kesimin içindeki insanların kendi yaşam biçimlerini tehdit edeceğine inanmalıdır.  Bunun ötesinde sistemin altındakiler orta sınıfın kendi durumlarına şükretmelerini sağlar.
Sistemin altındakiler, en büyük devrimci potansiyele sahip kesimdir. Organize olduklarında, ve birlikte hareket ettiklerinde, sistemin sadece ekonomik yapısını değil, ideolojisini de sarsma gücüne sahiptirler. Grevlerle, veya yaptıkları işi yavaşlatarak, ya da örgütlenerek, ekonomiye yaptıkları katkının ne kadar önemli olduğunu herkese gösterebilirler.  Aralarında kuracakları dayanışma ağları ile, kendi sorunlarını çözme konusunda elitlere muhtaç olmadıklarını gösterebilirler. Çoğunlukla zaten bu kesim sistemin ideolojisinden en az etkilenen kesimdir. O nedenle bu kesimi denetim altında tutabilmek için, onların örgütlenmesini engellemek zorunludur.

No comments:

Post a Comment