Monday, September 8, 2014

Taşeron İşçilik Sistemi Nedir ve Neden Yanlıştır?


Yıllardır duyduğum ama ayrıntılarını çok az bildiğim bir sistemdi taşeron işçilik sistemi. Geçen ilkbahara kadar bunun farkında değildim. Demek ki işçilerin ve işçiliğin ekonomik rolüne bir süredir ilgi duyan bir insan olarak açıkçası bu konuda ne kadar bilgisiz olduğumu anlamak için Soma Faciasının olması gerekiyormuş. Daha önce de işçi cinayetleri ilgimi çekiyor ve bu cinayetlerin durdurulmasını istiyordum. Ama bu cinayetlerin arkasındaki sistemi çok fazla bilmiyordum. Soma kazasından sonra bir parça da olsa taşeron sistemi ve etkileri üzerinde düşündüm ve okudum. Bu yazıda bu yaptığım sınırlı araştırma sonrasında okuduğum ve öğrendiğim kadarı ile taşeron işçilik sistemini anlatacağım. Eğer ekleme ve düzeltme yapmak isteyen arkadaşlar olursa memnuniyetle karşılarım. 

Öncelikle taşeron kelimesinin farklı bir anlamı daha var. Örneğin bir fabrika mesela Arçelik, ürettiği ürünün kimi parçalarını, mesela çamaşır makinesi kapağını başka bir atölyeye yaptırabiliyor. Bu durumda ana fabrikanın ürettiği ürünün parçalarını yapan atölye taşeron üretici olarak adlandırılıyor. Taşeron üreticilik, kimi zaman bazı zararlı yan etkileri de olabilse de, büyük şirketlerin maliyetini azaltıyor, ve bunu en azından prensipte işçilere zarar vermeden yapıyor. Örneğin çamaşır makinesinin motorunu, elektirik motoro üretme konusunda uzmanlaşmış bir şirkete yaptırmak çamaşır makinesinin üretim maliyetlerini aşağı çekebiliyor. Sonuç olarak sadece motor üreten bir firma genellikle söz konusu motoru çoğunlukla daha ucuza üretecek teknikler geliştirme şansına sahip oluyor. Yukarıda tasvir ettiğim taşeron üreticilik ile taşeron işçilik birbirilerinden farklı kavramlar.

Taşeron işçilik tamamen işvereni işçilerin karşısında daha avantajlı hale getirmek için ortaya çıkmış bir uygulama. Kapitalist sistemde kar oranını arttırmanın en hızlı yolu işçileri olabildiğince uzun süre çalıştırmak, maaşları olabildiğince düşük tutmak, iş güvenliği ve çalışma koşulları standartlarını olabildiğince aşağı çekmek ve böylece iş güvenliğini ve daha sağlıklı bir çalışma ortamını sağlayacak malzemelerden kar etmek. Normal şartlarda 100, 200 hatta 1000 kişiyi çalıştıran bir işletmede, işçiler şirketin sahibinin işçileri bir yere kadar zorlama şansı vardır. Sonuçta aynı işyerindeki işçiler kolayca organize olabilirler ve kendilerini koruyan yasaları öğrenebilirler. 1 işçi tek başına işverene karşı hareket ettiğinde, işçi hukuken haklı ise bile işveren kendisini kolayca savunabilir. Sonuçta hukuk sisteminin düzgün işlediğini saysak bile, işveren çok daha iyi avukatlar tutabilir, ayrıca dava sürecini takip etmek istediği zaman işyerinden ayrılma şansına sahip bir işveren için günün büyük bölümünde çalışan bir işçi için olduğundan daha kolaydır. Dolayısı ile mahkeme önünde işveren kendini daha iyi ifade etme şansına sahiptir. Ancak iş yerindeki işçilerin yarısı bile birlikte hareket ettiğinde, iş verenin kendini savunması daha zor hale gelir.

İş veren açısından var olan bu sorun istihdam şirketleri denebilecek şirketler tarafından çözülür. İstihdan şirketinin tek bir işlevi vardır. O da iş vermedir. Farklı fabrikalarda, otellerde, inşaatlarda çalışan işçilere bu istihdam şirketleri işverirler. Yani söz konusu işçiler resmen çalıştıkları fabrikanın, otelin ve inşaatın değil, bu şirketin işçisidir. Söz konusu fabrika otel, veya inşaat firması da, işçiye verdiği maaşın yanısıra, bu istihdam şirketine de bir miktar para öderler.

Bu şekilde işçinin çalıştığı işletme işçi ile ilgili uğraşması gereken tüm sorunları bu şekilde söz konusu şirkete devretmiş olur söz konusu işveren. İşçi resmen kendi fabrikasında resmen çalışmadığı için onu istediği zaman fiilen işten atabilir. İşçiyi resmen işten çıkaracak olan istihdam şirketidir, ve bu şirket, işten çıkarılan işçinin hakkını aramasını önleme konusunda uzmanlaşmıştır. İşçi hukuken hakkını aradığında (bir an hukuk sisteminin düzgün işlediğini var saysak bile) atılacak tüm hukuksal adımları sıradan bir işverene göre çok daha iyi bilir. Ayrıca söz konusu işçiyi haklı olduğu durumlarda bile hakkını aramaktan nasıl vazgeçireceğini de bilir.

Kısacası taşeron işçilik sistemi özünde işçileri işverenin karşısında daha güçsüz hale getirmeyi hedefleyen bir sistemdir. Bu taşeron sisteminin ana amacı, hatta tek amacıdır. Açıkça ifade edersek, taşeronu kaldırmak, işverenleri şirketlerinde çalışan işçilere doğrudan işvermeye ve onların sorunları ile doğrudan muhatap olmaya zorlayacaktır ki bu bence son derece makul bir taleptir, işçiler ve sol açısından. Bu sistemin kalkması açıkça işçilerin işverenler karşısında gücünü arttıracaktır ve başka hiçbir yan etkisi olmayacaktır.

No comments:

Post a Comment