Not: Bu yazıda çoğu lise ve üniversite çağında okuduğum ve
kaybettiğim kitaplar söz konusu olduğundan kaynak veremiyorum. Ancak burada
verdiğim çok genel bilgiler. Hatalı olduğumu düşündüğünüz her hangi bir noktayı
düzeltebilirsiniz. Bunun dışında burada yazdıklarımı mutlak doğrular olarak
değil de benim yolculuğumun bir parçası olarak kabul edin. Siz kendiniz bir
karara varmadan önce kendi araştırmanızı yapın.
“Sünnet, insanın imanının etrafını çevreleyen bir koruyucu
kalkan gibidir. Eğer o ortadan kalkarsa, bir Müslüman’ın imanı zayıflar, dinden
çıkması kolaylaşır.” Kelimeleri yanlış hatırlıyor olabilirim, ancak bu cümlenin
bir benzeri hatırladığım kadarı ile dindar Müslüman bir arkadaşımın bana
verdiği İslam’ı anlatan bir kitapta yer alıyordu. İlginç bir şekilde benim “Müslüman
değilim” dememe yol açan süreç de bu cümleyi doğrulayacak derecede gerçekleşti.
Çünkü Kuran’ı okuduğum yazdan çok daha önce, ABD’ye bile gelmeden önce, sünnet
benim için problemli bir kavramdı.
Okuduğum ya da dinlediğim kadarı ile Sünni İslam’a inanan
insanların büyük çoğunluğu için sünnet İslam inancının önemli bir parçası idi. Farz
olan hükümler doğrudan Allah’ın emirleriyken, sünneti Hz. Muhammed’in sözleri
ve Müslümanlara örnek olacak davranışları oluşturur. Müslüman arkadaşların bir
bölümü buna itiraz edebilir ama benim gözleyebildiğim kadarı ile sünnet çoğu
Sünni için farza çok yakın derecede önemlidir. İyi bir Müslüman olmak isteyen
insanların, sadece Allah’ın emirlerine uymakla sınırlı kalmaları, Hz.
Muhammed’in yaşamını da örnek almaları ve onun sözlerine, tavsiyelerine
uymaları beklenir. Bu bakış açısına göre Hz. Muhammed biz 21. Yüzyıl
Müslümanlarının, veya Hz Muhammed’in öldüğü 632 sonrasında yaşamış hiçbir
Müslümanın ulaşamayacağı kadar mükemmel, Allah’a yakın ve İslam’ın değerlerine
uygun bir yaşamdır. Hz. Muhammed’in yaşadığı yıllardaki İslam toplumu da bir
daha hiçbir zaman kurulamayacak kadar İslam’a uygun bir düzene sahip bir İslam
toplumudur. Öyle ki, konuştuğum kimi dindar arkadaşlarım, Hz. Muhammed için
geçerli olan tanımı, Hz. Muhammed’i görmüş tüm Müslümanlara, yani Sahabelere de
genişleterek, bugün hiçbir Müslüman o günün Sahabeleri kadar imanlı olamaz
demişti.
Yukarıda yazdıklarım, konuştuğum çoğu Sünni Müslüman
arkadaşımdan duyduğum görüşler, okuduğum çoğu kaynak da bunu doğruluyor. Yine
de bu konuda tam bir görüş birliği olmadığını söyleyebilirim. Hz. Muhammed’in
yaşamının örnek alınacak yanları olsa da, bir insanın İslam’ın kurallarını
belirlerken dikkate alınmasının sorunlu olduğunu, İslam’ın kurallarını
belirlerken sadece ve sadece Kuran’ın dikkate alınması gerektiğini de söyleyen
de vardı. Sonuç olarak Hz. Muhammed’in doğrudan söylediği sözler ile hayatının
ayrıntılarının, benim inandığım dinin kurallarının belirlenmesinde rol oynaması
benim kafamda da soru işaretleri yaratıyordu.
Önceliklikle sahabelerin, bugünkü hiçbir Müslüman’ın asla
erişemeyecekleri derecede iyi Müslüman sayılmaları zaten tuhaftı. Sahebelerden
Hz. Muhammed’e en yakın iki kişinin, Hz. Ayşe ile Hz. Ali’nin savaşa
tutuştuklarını ve bu savaşta Müslümanların öldüğünü biliyordum. Yani bugün
hiçbir Müslümanın erişemeyeceği kadar iyi Müslüman olan iki kişinin arasında
ancak ölümüne bir mücadele çözülecek bir anlaşmazlık çıkabilmişti, dahası o
anlaşmazlığın çözülmesi için başka insanlar da hayatlarını kaybetmişti. Okuduğum
bir kitapta, bizlerin, bugünün bu Müslümanlarının bu anlaşmazlıklar üzerinde
düşünmememizi, çünkü o anlaşmazlıkları anlayamayacağımız yazıyordu. Ama
düşünmemek mümkün müydü?
Hz. Muhammed’in kendisi söz konusu olduğunda da kafamda soru
işaretleri vardı. Sonuçta, Hz. Muhammed’in birden fazla eşi vardı. Benim o
sıralar kendi kafamdaki İslam’ım kadın ve erkeği eşit kabul ediyordu. Hz.
Muhammed’in köleleri vardı, benim kafamdaki İslam kölelere karşı idi. Hz.
Muhammed’in o dönem, yani 600lü yıllarda yaşamış birisi için, çok ilerici
birisi olduğunu, bir devrimci olduğunu, bir dahi olduğunu kabul edebilirdim, ki
zaten bugün de ediyorum. Ama Hz. Muhammed’in yaşamının bütün ayrıtıları ile
bugün 21. Yüzyılda yaşayan bizler için mükemmel bir örnek teşkil ettiğini,
sadece o günün koşullarına göre değil, bugünün koşullarına göre de örnek teşkil
ettiğini kabul etmek benim için çok zordu.
Bu konuda hiçbir mesele Hz. Muhammed ile Hz. Ayşe’nin
evliliği kadar çarpıcı değildi. Hz. Muhammed ile Hz. Ayşe’nin evliliğinin
zamanında bir hayli etkin olduğum Müslüman-Ateist Tartışma Platformu adındaki
bir facebook grubunda en çok tartışılan meselerden birisi olduğunu
belirtmeliyim. Oradaki Müslüman arkadaşlardan bir kısmı Hz. Ayşe’nin kim olduğu
ve yaşamı konusunda fazla bilgili değildi. Müslüman olsun olmasın herkese
önereceğim hayat öykülerinden birisidir Hz. Ayşe’nin yaşam öyküsü. Özellikle
kadınlara. Bugün İslam ülkelerinin bazılarında kadının evinden dışarı çıkması
bile yasaklanabilirken, Hz. Ayşe orduları yönetmiş çok güçlü bir kadındır.
Okuduğum kaynakların önemli bölümü Hz. Ayşe’nin 7 yaşında Hz. Muhammed ile
evlendirildiğini söyler. Hz. Muhammed öldüğünde ise Hz. Ayşe 17 yaşındadır.
Bugün çoğu kız için evlenmenin bile çok erken olduğu bir yaşta, Hz. Ayşe dul kalmış
ve bir daha evlenmemiştir.
Bu evlilikle ilgili söz konusu forumdaki arkadaşlardan
birisinin Hz. Ayşe’nin aslında 7 yaşında değil 14 15 yaşlarında evlendiğini
yazdığını belirteyim. Umarım bu doğrudur, ve umarım bugünün Sünni İslam
Dünyasında bu bilginin doğruluğu kabul edilir diyorum. Ancak önce diğer
argumanlardan bahsetmek sanırım daha doğru olacak.
Öncelikle Hz. Ayşe’nin kimsesiz bir kız olduğu, Hz
Muhammed’in onu evlat edinmesinin yanlış anlaşılacağını düşündüğü için onunla
evlendiğini yazan bir arkadaş vardı. Hz. Ayşe gerçekten kimsesiz bir kız
olsaydı bile bu argumanın doğruluğu tartışılırdı. Ancak Hz. Ayşe öyle olmadığı
için bunu tartışmaya bile gerek yok. Hz. Ayşe, kimsesiz olmak bir yana, o günün
İslam Dünyasının Hz. Muhammed’den sonra en güçlü sayılabilecek adamının kızı.
İlk halife Hz. Ebubekir’in kızı. Bu kadar güçlü bir adamın kızı olduğu halde,
ya da belki de olduğu için, henüz bugünün ilkokul çocuğu sayılabilecek bir
yaşta Hz. Muhammed ile evlendi.
İkinci arguman, o günün Arapların arasında kızların çabuk
ergenlik çağına girdiği, o nedenle kızların erken yaşta evlenmelerinin normal
olduğu yönünde. Öncelikle ergenlik çağına girmiş bile olsa (yani 13 14 yaşına
gelmiş de olsa) bir kızın evlenmesinin normal olmadığını düşünüyorum. Ama bunu
bir yana bırakalım. Bugün de Arap toplumu hala var olan bir toplum. 7 yaşında
bir Arap kızının evlenmesinin sağlıklı bir durum sayılabilir mi? Ben
sayılamayacağını düşünüyorum, 7 yaşındaki bir Arap kızı da gözleyebildiğim
kadarı ile hala bir çocuk, bir yetişkin değil, bir ergen bile değil.
Üçüncü arguman, o günün Arap toplumunda bunun normal olduğu
şeklinde. Ki bunun sünnet kavramının kendisi ile çelişki halinde olduğunu
sanırım söyleyebiliriz. Sonuç olarak 7 yaşında bir kızın evlenmesi, o günün
Arap toplumu, Arap toplumunu bir yana bırakalım, o gün Dünya’nın tamamı için
son derece normal olabilir. Muhtemelen bir çocuğun evlenmesi, o günlerde bile
sağlıksız da olsa, o günün insanları bunun farkında olmayabilir. O gün yaşamış
bir insanın, ne kadar dahi, ne kadar devrimci, ne kadar sıradışı da olsa her
şeyi düzeltmesini değiştirmesini, kendi yaşamı söz konusu olduğunda bile
herşeyi aşmasını bekleyemeyiz.
Ancak Hz. Muhammed’in yaşamı bizim önümüze hemen hemen tüm
ayrıntıları ile bugün de örnek almamız gereken bir yaşam olarak konduğunda bu
savunma anlamsız olarak kalır. Sonuç olarak Hz. Muhammed’in 7 yaşında bir kız
çocuğu ile evlenmesi bugün de örnek almamız gereken bir şey midir? Elbette Hz.
Muhammed’in yaptığı herşeye herkes bire bir uymak zorunda da değildir, ama
dindar bir Sünni 7 yaşındaki bir kız
çocuğunun evlenmesini sağlıksızdır veya yanlıştır diyebilir mi? O zaman Hz.
Muhammed’in yaptığı evliliklerden birisi, bugün 21. Yüzyılda bizlerin yanlış ve
sağlıksız kabul ettiğimiz bir evlilik olduğunu kabul etmiş mi oluruz?
Bu sorular kafamın içindeydi, ve ben bu soruları kendimce
verdiğim basit bir cevap ile çözdüm. Hz. Muhammed, 7. Yüzyılda yaşamış bir
insandı. Oysa Kuran 7. Yüzyılda yarattığının ötesine geçecek bir değişim
yaratma kapasitesi taşıyordu. Zaman geçtikçe insanlar Kuran’ı daha iyi anlayacaklar
ve kurallarını daha iyi uygulayacaklardı. Öyle ki, Kuran’daki kimi ayetlerin
iki anlamının olabileceğini, bir anlamın ise 21. Yüzyılın değerlerini
benimsemiş insanlarca anlaşılabileceğini düşünüyordum. Bu paragraftaki
cümlelerin önemli bölümünün kimi Müslüman ülkelerde idam edilme nedeni olduğunu
biliyorum. Ama ben bunlara gerçekten inanıyordum. Bu sözleri okuyan ve beni
sapkın olarak görebilecek insanlara eğer rahatlayacaklarsa şunu söyleyebilirim,
artık inanmıyorum. Bu cümleleri okuyan bir insan hemen arkasından şunu
sorulabilir. Böyle düşünen bir insan olarak neden Kuran’ı okumadım? Neden hemen
o anda, aklımdaki bu düşüncenin doğru olduğunu ispatlamak için çalışmadım?
Sanırım korktum, yanıldığımdan korktum. Dolayısı ile Kuran’ı bu düşüncelerin
kafamda belirdiği ilk günlerden çok sonra, yıllar sonra okudum. Sonuç açıktı.
Yanılmıştım. Okuduğum Kuran, çok açıktı, şüpheye yer bırakmayacak kadar açık ve
netti. Yanılmıştım.
Ancak Kuran’la ilgili yorumlarıma geçmeden önce, Hz. Ayşe
ile ilgili dile getirdiğim ilk argumanın bile kere daha üstünden geçmek
istiyorum. Okuduğum ve dinlediğim çok kitap, insan ve video aksini de söylese
de, Hz. Ayşe’nin aslında 14 15 yaşlarında Hz. Muhammed ile evlendiğini
savunanlar var. Bu konudaki düşüncemi bir kere daha yazmak istiyorum. 14 15
yaşın evlenmek için sağlıklı olup olmadığı tartışmasını bir yana bırakıyorum ve
inşallah bu doğrudur ve doğru olduğu Sünni İslam Dünyasında kabul edilir
diyorum. Çünkü gördüğüm ve okuduğum kadarı ile İslam Dünyasının önemli bir
bölümünde insanlar hala 6 7 yaşlarındaki kızlarla evlenebiliyor. Hz.
Muhammed’in yaşamının her hangi bir bilimsel veriden, bir ideolojik değerden
çok daha sağlıklı ve doğru bir rehber olarak kabul eden bir insana, ya da bir
cemaate, 6 7 yaşlarında bir kızın evliliğinin o kız için sağlıklı olup
olmadığını tartışmak mümkün değil. Ben kızların, Arap, Türk, Berber, Acem,
Afgan, Hintli ya da Afrikalı Amerikalı bir kızların çocukluktan çıkmadan,
gerçek bir yetişkin olmadan evlenmemesi gerektiğini, çocuk yaşta yapılan
evliliklerin kızlara (ve erkeklere) zarar verdiğini düşünüyorum. O nedenle
umarım, Sünni Müslümanların önlerinde, örnek olarak gördükleri Hz. Muhammed ile
7 yaşındaki Hz. Ayşe’nin evliliğinin gerçekten olup olmadığı, Hz. Ayşe’nin
aslında çocuk değil de, hiç değilse ergen sayılacak yaşta olup olmadığı
tartışılmaya başlanır. Bu şekilde İslam Dünya’sında var olan bu tür
evliliklerin de ne kadar sağlıklı olduğunun tartışılacağını umud ediyorum.