Sunday, April 20, 2014

Lider ve Örgüt



Solun güçlü bir lidere ihtiyacı olduğu AKP’ye karşı muhalefet arayışlarının başladığı 2007 yılından beri dile getirilen bir konudur. Bu anlayışa göre AKP Recep Tayyip Erdoğan gibi etkili bir isim liderlik etmektedir. Recep Tayyip Erdoğan, çok etkileyici konuşur, insanları ikna eder, sağlam bir strateji izler, kendi partisindeki insanları etkili bir şekilde yönetir. Ve AKP’nin yıllardır devam eden başarısı bu etkili liderliğin sonucudur. Öte yandan sol, önce Deniz Baykal, sonra da Kemal Kılıçdaroğlu gibi etkisiz liderler tarafından yönetilmiştir, güçlü bir lideri olmadığı için de başarılı olamamıştır yine bu bakış açısına göre.
Ben bu bakış açısının yanlış olduğunu düşünüyorum. Öncelikle şunu net bir şekilde görmek gerekiyor bence. Her hangi bir siyasi partinin başarısını sağlayan iki faktör vardır, lider ve örgüt. Otoriter partilerde lider daha fazla öne çıkar. Bu partilerde, örgüt bireyleri az ya da çok lidere itaat eder. Aralarında etkili ve partinin başarısında büyük pay sahibi olanlar olabilir. Ancak bu partilerin yapsı gereği, örgütün içinde lider olmayan insanların katkıları gölgede kalır. Sonuç olarak bu partilerde, örgüt kendini lidere temsil etmiştir. Partiye yön verme işi lidere aittir.
Ancak bir partide lider ile örgütün konumu daha farklı da olabilir. Bir partide örgütün liderden daha etkili ve önemli olması mümkündür. Bunun birinci şartı örgütün kendini lidere teslim etmeyi, onun kararlarına itaat etmeyi reddetmesidir. Partiye yön veren kararları lidere bırakmak yerine, bu kararları parti içinde yer alan her üye tarafından beraberce alınmasını sağlayan bir parti örgütünde başarı artık sadece lidere ait olmaz, örgütün içindeki her bireyin başarı için verdiği emek, sağladığı katkı görünür olmaya başlar.
Sağcı ve otoriter bir siyaseti savunan bir partide liderin öne çıkması doğaldır. Bu tarz partilerde, örgütün işi öncelikle kendilerine etkili, güçlü, bir lider bulmaktır. Sonra da bu lideri takip etmektir. Ancak, solda yer alan bir partinin başarı stratejisini güçlü bir liderin üzerine kurmak bence tutarsızlıktır. Sonuç olarak sol partilerin savundukları siyasi sistem, toplumun içindeki her bireyin o ülkenin nasıl yönetileceği konusunda daha fazla söz sahibi olduğu bir sistemdir. Başındaki lideri kurtarıcı gibi gören bir sol parti başka ne başarırsa başarsın, halkın siyasette daha fazla söz sahibi olduğu bir sistem kuramaz.
Sol bir partinin başarılı olmak için güçlü bir lidere ihtiyacı yoktur. Elbette sol genel başkanları da partilerinin başarısında pay sahibidir. Ancak, bu partilerde genel başkanlar bu başarıyı yaratan insanlardan sadece biridir. Genel başkan ne parti adına konuşan ne de partiye yön veren tek kişi olmak zorunda değildir, hatta bence olmamalıdır. Dolayısı ile, genel başkanın zayıflıkları örgütün içindeki diğer insanlar tarafından kapatılabilir.
Kanımca sol bir parti için, en etkili genel başkanı, başka bir değişle partiyi kurtaracak birini bulmak yerine, partinin örgütünü daha etkili hale getirmek birinci amaç olmalıdır. Eğer bir sol parti bir seçimde, ya da genel olarak siyasette başarısız ise, öncelikle bakılması gereken lider değil, partinin örgüt yapısı ve partinin izlediği siyasi stratejilerdir.  Lider gerekirse, ve eğer daha etkili birisi bulunursa değiştirilebilir. Ancak bence bir sol partide öncelikle partinin üyelerinden seçmenlerine kadar herkes başarının da başarısızlığın da sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu nedenle bence sonucu istenildiği gibi olmayan bir seçimin ardından bir sol partide öncelikle, nasıl daha iyi organize olabiliriz, bizi desteklemeyen insanlarla nasıl iletişim kurabiliriz, insanlara kendimizi nasıl daha iyi anlatabiliriz soruları olmalıdır. Bu soruların cevabını da lider değil, örgütte yer alan herkes beraberce bulmalıdır.  

3 comments:

  1. Güzel bir yazı olmuş. Liderlik ile ilgili görüşlerine katılıyorum. Pek siyasetle içli dışli değilim ama sonuç olarak benim de kendime ait bir bakış açısı var ve kısmen ben de bu şekilde düşünüyorum.

    ReplyDelete
  2. Ben CHP parti olarak solda oldugundan emin degilim..

    ReplyDelete
  3. Parti elbette sistem partisidir. Ama Türkiye'de sol unsurların kendilerine bir ifade alanı bulabildiği tek parti sayılabilir. Bu açıdan, Türkiye'de kitlesel sol zihniyeti (o zihniyetin gelişmişlik düzeyine paralel düzeyde, ve o kitlenin, organize olup hakkını arayabildiği kadar) CHP temsil eder. Solcular, siyaset işini sadece CHP'ye bırakır, CHP'yi solda tutmak için mücadele etmezlerse, elbette CHP sağa kayacaktır. Ancak sokakta, ve meclis dışında güçlü bir sol bir sol muhalefet olduğunda onu CHP temsil edecektir.

    ReplyDelete