Monday, December 29, 2014

ABD Polis Yanlıları ve Polis Şiddeti Karşıtları ve Utah’ta İki Eylem


Bu Cuma günü, ABD’nin Utah eyaletinde ilginç bir eylemin parçası oldum. Aslında bu yazdan beri devam eden, ABD’nin Occupy Wall Street’i de aşan, bu ülkede benim bulunduğum 6 sene boyunca ülkenin gördüğü, en büyük toplumsal hareketinin bir parçası idi bu eylem. Ferguson’da polisin silahı olmayan bir siyah genci öldürmesinin ardından, başlayan polis şiddeti eylemler, Occupy Hareketi’nin aksine, başladığı yılı, yani 2014 yılını dinamizmini hiç yitirmeden tamamladı. Occupy Hareketi gibi, işgal edilen bir park, yani hareketin odak noktası olan bir yer yoktu. Ancak kişisel olarak duyduğum öyküler ile, haberlerden, ve Polis Yanlılarının kendilerini savunma biçimine bakarak ABD’de son derece yaygın olduğu sonucuna vardığım, Avrupalı olmayan etnik gruplar ile, düşük gelir gruplarının yaygın olarak maruz kaldığı polis şiddeti, hareketin dinamizmini koruması için yeterli idi. Sonuç olarak Ferguson’un ardından, bir kısmı ulusal derecede yankılanan, bir kısmı yerel düzeyde, duyulan birçok polis şiddeti vakası gündeme geldi. Ve polis şiddeti vakaları insanların bu hareketi devam ettirme konusunda kararlılıklarını arttırdı. Bu defa ülke genelinde polisin parkları basıp, işgalcileri çıkararak eylemleri bitirme şansı da zor olduğunda, eylemleri sona ermesini sağlamak daha zor.  

Ancak Polis Şiddeti Karşıtı Hareket, New York’ta iki polisin vurulmasından sonra yeni ve ilginç bir durumla karşılaştı. Olayı takip etmemiş olanlar için bir hatırlatma yapayım. 20 Şubat Cumartesi günü New York’ta iki polis memuru sivil bir adam tarafından vuruldu. Ne polis memurları ne de polis memurlarını öldüren adam Avrupalı değildi. Polis Memurları Latin ve Asya kökenliledi, polisleri öldüren adam ise siyahtı. Cinayeti işleyen adam olaydan hemen sonra, intihar etti, böylece, Amerikan kamuoyunun adamın bu cinayeti neden işlediğini öğrenme şansı kalmadı.

Polis Şiddeti Karşıtı Hareketin New York ayağı olayı kınadı, ve New York’taki eylemlere bir süre için ara vereceklerini söyledi. Bu cinayetin en önemli etkisi, ABD’de Ferguson Olayı’nın sonrasında zaten var olan polis yanlısı eylemleri yaygınlaştırması oldu. Şunu söylemek lazım, polis yanlısı eylemlerin söyleyebileceği fazla bir şey yok aslında ABD’de. Türkiye’deki gibi “Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim.” gibi sloganlar tabii kullanılamıyor. Polisin destan yazdığı da en azından ABD başkanı, Obama tarafından dile getirilemiyor. Obama biraz 90lardaki Ecevit gibi, polis şiddetine hareket geçme konusunda tereddüt ediyor. Kendi siyasi partisinin ötesinde, polis şiddetine karşı arkasında olacak belki bugünkü hareketin de ötesinde çok güçlü ve çok kararlı bir destek olduğunu hissetmeden harekete geçmesi güç. Ancak bir Cumhuriyetçi veya bir AKPli gibi, polis şiddetini normal ve gerekli bir uygulama olarak da göstermiyor. Ancak iki polisin öldürülmesinden sonra, polisin şiddet kullanmasının, hayatta kalmaları için gerekli olduğunu savunmak nisbeten kolay hale geldi. Sonuç olarak polis yanlısı eylemler nisbeten daha fazla destek bulmaya başladı. Kişisel olarak iki polisin öldürülmesinin hiçbir şekilde bir eylem olduğunu, ve polislerin can güvenliği için de önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum, ancak bu bence polis şiddetini ve polis yanlısı eylemleri bence meşrulaştırmıyor.

Utah’taki polis yanlısı eylem 26 Aralık günü, yani geçen Cuma günü gerçekleşti. 26 Aralık, Noel’in yani 25 Aralık’ın hemen sonrası aynı zamanda iş günü. Dolayısı ile gerek ailesini ziyaret eden öğrencilerin, gerekse iş yerlerinde çalışan orta düzeyde veya düşük gelirli insanların eylem yapmasının oldukça güç olduğu bir gün. Polis Yanlısı Eylemin saati sabah 11:45 idi. Mesai saati sayılabilecek bir saat, örneğin benim okuduğum ve çalıştığım üniversitede öğlen yemeği için verilen aradan 45 dakika önce. Ancak elbette şirketlerin üst düzeyinde çalışan insanlar, şirket sahipleri ile, çalıştıkları iş yerlerinde polis yanlısı eyleme katılacaklarını söylediklerinde izin alması kolay olan insanlar için 11:45’te eyleme gelmek nisbeten kolaydı. Zaten Utah, ABD’nin en muhafazakar ve sağcı eyaletlerinden birisi idi. Sol veya sosyalist hareketler, hatta Demokrat Parti bir yana, ilerici hareketlerin hemen hemen tamamı burada küçük bir azınlıklardı sadece. Sonuç olarak Utah’ın bu güne kadar gördüğüm en kalabalık sağcı eylemi gerçekleşti. Katılan insan sayısı gazelerin yazdığına göre 70-80 civarı idi. Bu sayı, benim gördüğüm en kalabalık üç sol eylemin, Occupy Hareketinin en büyük eylemine, Polis Şiddeti Karşıtı Eylemlerin en büyüğüne ve daha önce polis tarafından öldürülen bir siyah gencin ailesini desteklemek için yapılan eyleme katılan insan sayısının en fazla yarısı idi, belki üçte birinden de azı.

Polis Şiddeti’ne Karşı Hareketin Utah Ayağı da, bu eyleme karşı toplayabildiği kadar insan toplayıp bir karşı eylem yapmaya karar verdi. Ben de bu Polis Yanlısı Eyleme karşı eylemin bir parçası idim. O gün bizim sayımız 25 civarı idi, ancak 70 80 kişilik polis yanlısı eylem yapan gruptan çok daha organize olmuş bir haldeydik, ne istediğimizi ve nasıl ifade edeceğimizi daha iyi biliyorduk. Sonuç olarak kendini ifade etme gücü açısından birbirine denk iki grup olarak karşı karşıya geldik.

Öncelikle neden polis yanlısı bir eylemin yanıbaşında bir karşı eylem yapmak istediğimiz sorulabilir. Sonuç olarak başka bir gün yeni bir eylem yapabilirdik. Ancak bunun cevabı bir parça, polis yanlısı eylemin detaylarında gizli.

Öncelikle polis yanlısı eylemin pankartlarının bir bölümüne bakmak sanırım faydalı olacaktır. “Polis öldürmek için ateş etmez, hayatta kalmak için eder”, “Polisler iyi insanlardır”, “Tanrı Polisi Korusun” pankartların bir bölümüydü. Eylemi düzenleyen bir Emlak Şirketi’nin sahibi Denis Merchant “Biz çoğunluğun sesinin çıkmadığını düşünüyoruz, bizce sesi çıkan bir azınlık.” Diyerek insanları eyleme çağırdı. Bir polis memurunun eşi olan bir eylemci basına yansıyan sözlerinden birisi“İnsanlar polislerin kötü insanlar olmadığını söylediğinde bizlerin kalbi kırılıyor”.

Bu sözlerin her birinin bence çok açık bir mesajı yansıtıyor. Sonuç olarak, ABD’de kimse polisler öldürülsün demiyor. ABD’de kimse polisler birileri onlara saldırdığında kendini savunmasın demiyor. Kimse hiçbir neden olmadan, polisler kötü insanlardır demiyor. Birbiri ardından ortaya çıkan olaylar, ABD’de bir kesime karşı büyük bir polis şiddetinin olduğunu gösteriyor. Bu şiddeti polis kendisine tabanca doğrultan insanlara karşı uygulamıyor. O kesimin her üyesini olağan bir şüpheli ve suçlu olarak görüyorlar ve o kesime dahil herkes her an çoğu zaman mantıklı bir neden olmadan polis şiddetine maruz kalabiliyor. Daha beteri de bu kesime şiddet uygulayan polis memurları meslektaşları ve yargı sistemi tarafından korunuyorlar. Polis şiddeti karşıtı eylemlere katılanlar bu şiddetin bitmesini istiyorlar. Polis yanlısı eyleme katılanlar ise, açıkça hayır polisin uyguladığı böyle bir şiddetin olmadığını söyleyemiyorlar. Polis şiddeti karşıtlarının öne sürdüğü vakaları ancak kısmen çürütebiliyorlar. Utah’taki polis yanlısı eylemde de mesela kötü polisler de var ama onlar çok küçük azınlık diyebiliyorlar. Bu durumda da polis yanlısı eylem ister istemez belli bir mesajı yansıtıyor. Utah’taki eylemcinin dediği gibi sesi çıkan küçük bir azınlıksa, eylemcinin var olduğunu savunduğu büyük çoğunluk ne istiyor? Küçük azınlık “Polis şiddetinin bitmesini, hukuksuz şiddet uygulayan polislerin yargı sistemi tarafından cezalandırılmasını istiyor.” Bu durumda büyük çoğunluk olduğu iddia edilen kesim polis şiddetinin devamını, ve hukuksuz şiddet uygulayan polislerin yargı tarafından korunmasını mı istiyor? Açıkçası Utah eyleminde her ne kadar Türkiye’deki “Yol ver gidelim Taksim’i ezelim.” sloganlarındaki kadar açık olmasa da benim aldığım mesaj bu oldu. Ki bu mesajı güçlendiren bir faktör de, Utah Eyaletinde şiddet uygulayan polislere dava açması gerek en üst düzey hukuk görevlisi, Utah Eyalet Başsavcısı Sean Reyes’in de katılması oldu.

Dolayısı ile Polis Şiddeti Kaşıtları için bu eylemin mutlaka bir karşılığı olmalısı şarttı. Utah gibi muhafazakar bir eyalette en uygun olmayan gün ve saatte bile, polis (şiddeti) yanlısı bir eyleme karşı bir eylemin olabileceğini göstermek de Polis Şiddeti Karşıtları için verilmesi gereken mesajdı. Sonuç olarak Polis Yanlısı Eylemcilerle aynı saatte benim de dahil olduğum 25 kadar eylemci olarak, karşı bir eylem başlattık. Şunu ifade etmek lazım, sonradan aramızdan birisinin üzerinde “Mavilerin Hayatları Önemsizdir.” yazan kabul edilemez bir pankart getirdiğini öğrendim. Pankartı getiren arkadaş, kendince polis şiddeti karşıtlarının “Siyahların hayatı önemlidir.” Slogandan bir slogan türetmiş. Ancak getirdiği pankart eyleme bir parça gölge düşürdü. Ancak öğrendiğim kadarı ile pankart kaldırıldı.

Karşımızda bulunan polis yanlılarının eyleminin nasıl geliştiğini görme fırsatım olmadı. Bizim tarafımızda, bizler slogan attık, sonrasında, aramızdan iki kişi öne çıkarak konuşma yaptı. Konuşmalardan ilki devam ederken, polis yanlısı grup bir anda üzerimize yürüdü. Daha sonra, iki gruptan da öne çıkan insanlar sayesinde gerginlik yatıştı. Bizim gruptan öne çıkan ABD’de doktora yapmak için burada bulunan diğer Türk arkadaştı. Bu sayede, öbür gruptan öne çıkan adamın dediklerini öğrenebildim. Polis yanlısı gruptan gelen adamın sorduğu sorulardan en ilginci sanırım “Neden sizin aranızda hiç beyaz (yani Avrupalı-Amerikalı) yok?” sorusuydu. Sonrasında bizim taraftan gelenlere ABD’de ırkçılık olmadığını, Obama’nın başkan seçilmesinin bunun kanıtı olduğunu anlatmaya çalışmış.

Tartışmanın ardından bizim grubumuzda öne çıkan arkadaşlar konuşmalarına devam ettiler. Bizim gruptaki konuşmalar sürerken öbür grup dağıldı. Onlar dağılmak üzereyken, eylem yaptığımız alanın yanına gelen bir polis arabası yanaştı. Ve polis yanlısı eylemciler, tek tek polis arabasındaki polislerin ellerini sıktılar. Sonra da evlerine döndüler.

No comments:

Post a Comment