Bu Cuma günü, ABD’nin Utah eyaletinde ilginç bir eylemin parçası
oldum. Aslında bu yazdan beri devam eden, ABD’nin Occupy Wall Street’i de aşan,
bu ülkede benim bulunduğum 6 sene boyunca ülkenin gördüğü, en büyük toplumsal
hareketinin bir parçası idi bu eylem. Ferguson’da polisin silahı olmayan bir
siyah genci öldürmesinin ardından, başlayan polis şiddeti eylemler, Occupy
Hareketi’nin aksine, başladığı yılı, yani 2014 yılını dinamizmini hiç yitirmeden
tamamladı. Occupy Hareketi gibi, işgal edilen bir park, yani hareketin odak
noktası olan bir yer yoktu. Ancak kişisel olarak duyduğum öyküler ile, haberlerden,
ve Polis Yanlılarının kendilerini savunma biçimine bakarak ABD’de son derece
yaygın olduğu sonucuna vardığım, Avrupalı olmayan etnik gruplar ile, düşük
gelir gruplarının yaygın olarak maruz kaldığı polis şiddeti, hareketin
dinamizmini koruması için yeterli idi. Sonuç olarak Ferguson’un ardından, bir
kısmı ulusal derecede yankılanan, bir kısmı yerel düzeyde, duyulan birçok polis
şiddeti vakası gündeme geldi. Ve polis şiddeti vakaları insanların bu hareketi
devam ettirme konusunda kararlılıklarını arttırdı. Bu defa ülke genelinde
polisin parkları basıp, işgalcileri çıkararak eylemleri bitirme şansı da zor
olduğunda, eylemleri sona ermesini sağlamak daha zor.
Ancak Polis Şiddeti Karşıtı Hareket, New York’ta iki polisin
vurulmasından sonra yeni ve ilginç bir durumla karşılaştı. Olayı takip etmemiş
olanlar için bir hatırlatma yapayım. 20 Şubat Cumartesi günü New York’ta iki
polis memuru sivil bir adam tarafından vuruldu. Ne polis memurları ne de polis
memurlarını öldüren adam Avrupalı değildi. Polis Memurları Latin ve Asya
kökenliledi, polisleri öldüren adam ise siyahtı. Cinayeti işleyen adam olaydan
hemen sonra, intihar etti, böylece, Amerikan kamuoyunun adamın bu cinayeti neden
işlediğini öğrenme şansı kalmadı.
Polis Şiddeti Karşıtı Hareketin New York ayağı olayı kınadı,
ve New York’taki eylemlere bir süre için ara vereceklerini söyledi. Bu
cinayetin en önemli etkisi, ABD’de Ferguson Olayı’nın sonrasında zaten var olan
polis yanlısı eylemleri yaygınlaştırması oldu. Şunu söylemek lazım, polis
yanlısı eylemlerin söyleyebileceği fazla bir şey yok aslında ABD’de. Türkiye’deki
gibi “Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim.” gibi sloganlar tabii kullanılamıyor. Polisin
destan yazdığı da en azından ABD başkanı, Obama tarafından dile getirilemiyor.
Obama biraz 90lardaki Ecevit gibi, polis şiddetine hareket geçme konusunda
tereddüt ediyor. Kendi siyasi partisinin ötesinde, polis şiddetine karşı
arkasında olacak belki bugünkü hareketin de ötesinde çok güçlü ve çok kararlı
bir destek olduğunu hissetmeden harekete geçmesi güç. Ancak bir Cumhuriyetçi
veya bir AKPli gibi, polis şiddetini normal ve gerekli bir uygulama olarak da
göstermiyor. Ancak iki polisin öldürülmesinden sonra, polisin şiddet
kullanmasının, hayatta kalmaları için gerekli olduğunu savunmak nisbeten kolay
hale geldi. Sonuç olarak polis yanlısı eylemler nisbeten daha fazla destek
bulmaya başladı. Kişisel olarak iki polisin öldürülmesinin hiçbir şekilde bir
eylem olduğunu, ve polislerin can güvenliği için de önlemler alınması
gerektiğini düşünüyorum, ancak bu bence polis şiddetini ve polis yanlısı
eylemleri bence meşrulaştırmıyor.
Utah’taki polis yanlısı eylem 26 Aralık günü, yani geçen Cuma
günü gerçekleşti. 26 Aralık, Noel’in yani 25 Aralık’ın hemen sonrası aynı
zamanda iş günü. Dolayısı ile gerek ailesini ziyaret eden öğrencilerin, gerekse
iş yerlerinde çalışan orta düzeyde veya düşük gelirli insanların eylem
yapmasının oldukça güç olduğu bir gün. Polis Yanlısı Eylemin saati sabah 11:45
idi. Mesai saati sayılabilecek bir saat, örneğin benim okuduğum ve çalıştığım
üniversitede öğlen yemeği için verilen aradan 45 dakika önce. Ancak elbette
şirketlerin üst düzeyinde çalışan insanlar, şirket sahipleri ile, çalıştıkları
iş yerlerinde polis yanlısı eyleme katılacaklarını söylediklerinde izin alması
kolay olan insanlar için 11:45’te eyleme gelmek nisbeten kolaydı. Zaten Utah,
ABD’nin en muhafazakar ve sağcı eyaletlerinden birisi idi. Sol veya sosyalist
hareketler, hatta Demokrat Parti bir yana, ilerici hareketlerin hemen hemen
tamamı burada küçük bir azınlıklardı sadece. Sonuç olarak Utah’ın bu güne kadar
gördüğüm en kalabalık sağcı eylemi gerçekleşti. Katılan insan sayısı gazelerin
yazdığına göre 70-80 civarı idi. Bu sayı, benim gördüğüm en kalabalık üç sol
eylemin, Occupy Hareketinin en büyük eylemine, Polis Şiddeti Karşıtı Eylemlerin
en büyüğüne ve daha önce polis tarafından öldürülen bir siyah gencin ailesini
desteklemek için yapılan eyleme katılan insan sayısının en fazla yarısı idi,
belki üçte birinden de azı.
Polis Şiddeti’ne Karşı Hareketin Utah Ayağı da, bu eyleme
karşı toplayabildiği kadar insan toplayıp bir karşı eylem yapmaya karar verdi. Ben
de bu Polis Yanlısı Eyleme karşı eylemin bir parçası idim. O gün bizim sayımız
25 civarı idi, ancak 70 80 kişilik polis yanlısı eylem yapan gruptan çok daha
organize olmuş bir haldeydik, ne istediğimizi ve nasıl ifade edeceğimizi daha
iyi biliyorduk. Sonuç olarak kendini ifade etme gücü açısından birbirine denk
iki grup olarak karşı karşıya geldik.
Öncelikle neden polis yanlısı bir eylemin yanıbaşında bir
karşı eylem yapmak istediğimiz sorulabilir. Sonuç olarak başka bir gün yeni bir
eylem yapabilirdik. Ancak bunun cevabı bir parça, polis yanlısı eylemin
detaylarında gizli.
Öncelikle polis yanlısı eylemin pankartlarının bir bölümüne
bakmak sanırım faydalı olacaktır. “Polis öldürmek için ateş etmez, hayatta
kalmak için eder”, “Polisler iyi insanlardır”, “Tanrı Polisi Korusun”
pankartların bir bölümüydü. Eylemi düzenleyen bir Emlak Şirketi’nin sahibi
Denis Merchant “Biz çoğunluğun sesinin çıkmadığını düşünüyoruz, bizce sesi
çıkan bir azınlık.” Diyerek insanları eyleme çağırdı. Bir polis memurunun eşi olan
bir eylemci basına yansıyan sözlerinden birisi“İnsanlar polislerin kötü
insanlar olmadığını söylediğinde bizlerin kalbi kırılıyor”.
Bu sözlerin her birinin bence çok açık bir mesajı
yansıtıyor. Sonuç olarak, ABD’de kimse polisler öldürülsün demiyor. ABD’de
kimse polisler birileri onlara saldırdığında kendini savunmasın demiyor. Kimse
hiçbir neden olmadan, polisler kötü insanlardır demiyor. Birbiri ardından
ortaya çıkan olaylar, ABD’de bir kesime karşı büyük bir polis şiddetinin
olduğunu gösteriyor. Bu şiddeti polis kendisine tabanca doğrultan insanlara
karşı uygulamıyor. O kesimin her üyesini olağan bir şüpheli ve suçlu olarak
görüyorlar ve o kesime dahil herkes her an çoğu zaman mantıklı bir neden
olmadan polis şiddetine maruz kalabiliyor. Daha beteri de bu kesime şiddet
uygulayan polis memurları meslektaşları ve yargı sistemi tarafından
korunuyorlar. Polis şiddeti karşıtı eylemlere katılanlar bu şiddetin bitmesini
istiyorlar. Polis yanlısı eyleme katılanlar ise, açıkça hayır polisin
uyguladığı böyle bir şiddetin olmadığını söyleyemiyorlar. Polis şiddeti
karşıtlarının öne sürdüğü vakaları ancak kısmen çürütebiliyorlar. Utah’taki
polis yanlısı eylemde de mesela kötü polisler de var ama onlar çok küçük
azınlık diyebiliyorlar. Bu durumda da polis yanlısı eylem ister istemez belli
bir mesajı yansıtıyor. Utah’taki eylemcinin dediği gibi sesi çıkan küçük bir
azınlıksa, eylemcinin var olduğunu savunduğu büyük çoğunluk ne istiyor? Küçük
azınlık “Polis şiddetinin bitmesini, hukuksuz şiddet uygulayan polislerin yargı
sistemi tarafından cezalandırılmasını istiyor.” Bu durumda büyük çoğunluk
olduğu iddia edilen kesim polis şiddetinin devamını, ve hukuksuz şiddet
uygulayan polislerin yargı tarafından korunmasını mı istiyor? Açıkçası Utah
eyleminde her ne kadar Türkiye’deki “Yol ver gidelim Taksim’i ezelim.” sloganlarındaki
kadar açık olmasa da benim aldığım mesaj bu oldu. Ki bu mesajı güçlendiren bir
faktör de, Utah Eyaletinde şiddet uygulayan polislere dava açması gerek en üst
düzey hukuk görevlisi, Utah Eyalet Başsavcısı Sean Reyes’in de katılması oldu.
Dolayısı ile Polis Şiddeti Kaşıtları için bu eylemin mutlaka
bir karşılığı olmalısı şarttı. Utah gibi muhafazakar bir eyalette en uygun olmayan
gün ve saatte bile, polis (şiddeti) yanlısı bir eyleme karşı bir eylemin
olabileceğini göstermek de Polis Şiddeti Karşıtları için verilmesi gereken
mesajdı. Sonuç olarak Polis Yanlısı Eylemcilerle aynı saatte benim de dahil
olduğum 25 kadar eylemci olarak, karşı bir eylem başlattık. Şunu ifade etmek
lazım, sonradan aramızdan birisinin üzerinde “Mavilerin Hayatları Önemsizdir.” yazan
kabul edilemez bir pankart getirdiğini öğrendim. Pankartı getiren arkadaş,
kendince polis şiddeti karşıtlarının “Siyahların hayatı önemlidir.” Slogandan bir
slogan türetmiş. Ancak getirdiği pankart eyleme bir parça gölge düşürdü. Ancak
öğrendiğim kadarı ile pankart kaldırıldı.
Karşımızda bulunan polis yanlılarının eyleminin nasıl
geliştiğini görme fırsatım olmadı. Bizim tarafımızda, bizler slogan attık,
sonrasında, aramızdan iki kişi öne çıkarak konuşma yaptı. Konuşmalardan ilki
devam ederken, polis yanlısı grup bir anda üzerimize yürüdü. Daha sonra, iki
gruptan da öne çıkan insanlar sayesinde gerginlik yatıştı. Bizim gruptan öne
çıkan ABD’de doktora yapmak için burada bulunan diğer Türk arkadaştı. Bu
sayede, öbür gruptan öne çıkan adamın dediklerini öğrenebildim. Polis yanlısı
gruptan gelen adamın sorduğu sorulardan en ilginci sanırım “Neden sizin
aranızda hiç beyaz (yani Avrupalı-Amerikalı) yok?” sorusuydu. Sonrasında bizim
taraftan gelenlere ABD’de ırkçılık olmadığını, Obama’nın başkan seçilmesinin
bunun kanıtı olduğunu anlatmaya çalışmış.
Tartışmanın ardından bizim grubumuzda öne çıkan arkadaşlar
konuşmalarına devam ettiler. Bizim gruptaki konuşmalar sürerken öbür grup dağıldı.
Onlar dağılmak üzereyken, eylem yaptığımız alanın yanına gelen bir polis
arabası yanaştı. Ve polis yanlısı eylemciler, tek tek polis arabasındaki
polislerin ellerini sıktılar. Sonra da evlerine döndüler.
No comments:
Post a Comment